Bizden aldığınız her bir seans randevunuz, sistemimize eklenir 10 seansınızda tedavimiz.com size 1 ücretsiz Seans hediye eder.
Hacamat, binlerce yıldır varlığını sürdüren eski bir tedavi yöntemidir. Vücutta biriken toksinleri ve kötü enerjileri temizlemek amacıyla yapılan bir kan alma işlemidir.
Bu uygulamada, cilt üzerindeki belirli bölgelere vakumlu kupalara yerleştirilen iğnelerle birçok küçük kesik yapılır. Daha sonra, bu kesiklerden çıkan kirli kan vakumlu kupalara çekilir.
Bu yöntem, vücuttaki enerji akışını düzelttiği ve kan dolaşımını artırdığına inanılan geleneksel bir tedavidir. Ancak hacamatın uygulanması sırasında hijyenik koşullara dikkat etmek ve deneyimli bir uzman tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Hacamatın kullanım alanları oldukça geniştir ancak bilimsel destek sınırlıdır. Hacamatın en sık kullanıldığı alanlardan biri ağrı yönetimidir.
Sırt ağrısı, migren ve kas ağrılarının hafifletilmesi için tercih edilir. Ayrıca romatizmal hastalıkların semptomlarını azaltmak amacıyla da uygulanabilir. Hacamatın psikolojik etkileri nedeniyle stres, kaygı ve depresyon gibi sorunların tedavisine de yardımcı olabileceği düşünülür.
Ancak hacamatın ciddi sağlık sorunlarının yerine geçen bir tedavi olmadığını ve doktor önerileri ile kullanılması gerektiğini unutmamak önemlidir.
Hacamatın ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır fakat beraberinde bazı riskleri ve yan etkileri bulunmaktadır. Öncelikle steril bir ortam olmadığı taktirde enfeksiyon riski söz konusu olabilir, çünkü ciltte açılan kesikler mikropların girişine yol açabilir.
Bu risk hijyenik olmayan koşullarda daha da artabilir. Ayrıca, işlem sonrası kanamalar, morarmalar ve şişmeler gibi lokal reaksiyonlar görülebilir. Hacamatın yapıldığı bölgede cilt tahrişi oluşabilir ve bu durum ciltte kızarıklık ve ağrıya neden olabilir.
Nadiren de olsa, bazı insanlarda alerjik reaksiyonlar veya enfeksiyon gelişebilir. Ayrıca, kan kaybına bağlı olarak ani tansiyon düşüklüğü yaşanması riski vardır. Bu nedenle, hacamat işlemini deneyimli ve eğitimli bir sağlık profesyonelinin gerçekleştirmesi önemlidir.
Hacamat, geleneksel tıp yöntemlerinden biridir ve cilt yüzeyine uygulanan bir tedavi şeklidir. İşlem sırasında özel bir vakumlu kupa kullanılır. İlk olarak, hastanın sağlık durumu ve ilaç kullanımı değerlendirilir. Daha sonra uygun bölgelere steril bir şekilde küçük kesikler yapılır ve vakumlu kupalar bu bölgelere yerleştirilir. Vakumlu kupalar sayesinde cilt altındaki kan çekilir. Bu işlemle amaçlanan, vücuttaki toksinlerin atılması ve enerji dengesinin sağlanmasıdır. İşlem sonrası açılan kesikler steril bir şekilde pansumanla kapatılır.
Hacamat işlemi uzman ve eğitimli bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmelidir. Hacamatı uygulayacak kişi, tıbbi eğitim ve deneyime sahip olmalıdır. Genellikle doktorlar, uzman hemşireler veya sertifikalı alternatif tıp uzmanları tarafından yapılır. Bu uzmanlar, hacamatın doğru ve güvenli bir şekilde yapılmasını sağlar. Sağlık geçmişi ve mevcut durumu değerlendirerek hangi bölgelere hacamat uygulamasının daha uygun olacağına karar verirler. Hacamatı uygulayacak kişinin sterilizasyon ve enfeksiyon kontrolü konularında da yetkin olması önemlidir.
Hacamatın fiziksel etkileri, kan dolaşımını artırması ve kanın temizlenmesine yardımcı olması olarak görülür. Bazı insanlar hacamat sonrası dinlenmiş ve rahatlamış hissettiklerini ifade ederler. Psikolojik etkileri ise kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Kimileri hacamatın stresi azaltıcı etkisini vurgularken, bazıları ise iğne korkusu veya acı nedeniyle tedirginlik yaşayabilir. Olumlu düşünceler ve duygusal rahatlama sağlayabilirken, olumsuz deneyimler de kaygıya neden olabilir.
Hacamat uygulaması düşünüyorsanız, öncesinde dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır. Öncelikle hacamatı gerçekleştirecek kişinin uzman ve lisanslı bir sağlık profesyoneli olduğundan emin olmalısınız. Sağlık geçmişiniz, mevcut sağlık durumunuz ve kullanmakta olduğunuz ilaçlar hakkında detaylı bilgi vermelisiniz. Hacamatın uygulandığı alanın hijyenik ve steril koşullara uygun olduğundan emin olmalısınız. Hacamat sonrası olası riskler ve reaksiyonlar hakkında bilgilendirilmeli ve gerektiğinde sağlık uzmanınıza danışabileceğiniz iletişim bilgilerini almalısınız.
Sülük tedavisi, tıbbi sülüklerin kullanıldığı bir alternatif tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi binlerce yıllık geçmişe sahip olup, eski medeniyetlerden günümüze kadar gelmiştir. Sülüklerin içerdikleri enzimler ve salgıladıkları özel bileşenler sayesinde vücutta olumlu etkiler sağladığı düşünülmektedir.
Sülük tedavisi genellikle belirli sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılır. Tedavi esnasında sülükler cilde yerleştirilir ve kan emmeye başlar. Kan emme sırasında sülükler, vücuttaki toksinleri ve kötü enerjileri emer. Aynı zamanda kan dolaşımını artırarak dokuların oksijenlenmesine yardımcı olabilir.
Sülük tedavisi, özellikle dolaşım bozuklukları, varis, eklem iltihapları ve baş ağrısı gibi rahatsızlıkların tedavisinde tercih edilmektedir. Ancak sülük tedavisi uygulanmadan önce mutlaka uzman bir sağlık profesyonelinin görüşüne başvurulması önemlidir.
Sülük tedavisi, binlerce yıllık geçmişi olan alternatif bir tedavi yöntemidir ve belirli sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılmaktadır. Sülüklerin salgıladığı enzimler ve içerdikleri özel bileşenlerin sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğuna inanılmaktadır. İşte sülük tedavisinin kullanıldığı bazı hastalıklar:
Dolaşım Bozuklukları: Sülüklerin kan emici özelliği sayesinde kan dolaşımını artırarak dolaşım bozukluklarının tedavisine yardımcı olabilir.
Varis: Sülüklerin salgıları, kanın pıhtılaşmasını engelleyici etkiler gösterebilir ve bu nedenle varis tedavisinde tercih edilebilir.
Eklem İltihapları: Sülük tedavisi, eklem iltihaplarının yol açtığı ağrı ve şişlikleri hafifletmeye yardımcı olabilir.
Baş Ağrısı: Migren gibi baş ağrılarına karşı sülük tedavisi, ağrıyı hafifletmek için kullanılabilir.
Cilt Hastalıkları: Sülüklerin kan emici özelliği, cilt hastalıklarının semptomlarını hafifletmede yardımcı olabilir.
Dolaşım Sistemi Sorunları: Dolaşım sistemi problemlerinin tedavisinde sülük tedavisi destekleyici olarak kullanılabilir.
Yaraların İyileştirilmesi: Sülüklerin salgıları, yaraların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olabilir.
Sülük tedavisi, mutlaka uzman bir sağlık profesyoneli tarafından önerildiğinde ve kontrolünde uygulanmalıdır. Tedavi yöntemi seçilirken hastanın genel sağlık durumu, rahatsızlığı ve tedaviye yanıtı göz önünde bulundurulmalıdır. Herhangi bir tedaviye başlamadan önce doktorunuzla görüşmeniz önemlidir.
Sülük tedavisi alternatif bir yöntem olsa da, bazı riskler ve yan etkiler içerebilir. Her ne kadar uzman bir sağlık profesyoneli tarafından uygulandığında genellikle güvenli olsa da, dikkate almanız gereken bazı noktalar vardır.
Enfeksiyon Riski: Sülük tedavisi sırasında kullanılan sülüklerin temiz ve steril olmaması durumunda enfeksiyon riski söz konusu olabilir. Enfeksiyonlar ciltte tahrişe, kızarıklığa ve hatta daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Alerjik Reaksiyonlar: Sülüklerin tükürükleri ve salgıları bazı insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Alerjiye yatkın bireylerde bu durum daha sık görülebilir.
Kanama: Sülükler tarafından yapılan ısırıkların ardından uzun sürebilecek hafif kanamalar olabilir. Bu durumun kanama bozukluğu olan kişilerde daha fazla risk oluşturabileceği unutulmamalıdır.
Deri Tahrişi: Sülüklerin ısırıkları sonucunda ciltte tahriş, kızarıklık veya şişlik görülebilir. Bu reaksiyonlar genellikle geçicidir, ancak hoş olmayan hislere yol açabilir.
İz Kalabilir: Sülüklerin ısırıklarının ardından izler kalabilir. Bu izler zamanla solsa da bazı kişilerde kalıcı olabilir.
Tansiyon Düşüklüğü: Sülüklerin kan emici etkisi, tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Özellikle düşük tansiyon sorunu yaşayanlar için bu durum risk oluşturabilir.
İnfeksiyon Riski: Sülüklerin ısırıkları sonucunda ciltte açılan kesiklerden enfeksiyon riski olabilir. Bu nedenle işlem sonrası yara bakımına özen göstermek önemlidir.
Sülük tedavisi öncesinde mutlaka bir sağlık profesyoneli ile danışmanız ve tedavinin sizin için uygun olup olmadığını belirlemeniz önemlidir. Uygulama sırasında hijyenik koşullara dikkat edilmeli ve uzman bir sağlık personeli tarafından gerçekleştirilmelidir.
İşte sülük tedavisinin nasıl gerçekleştirildiği ve nasıl bir yöntem olduğu:
Sülük Seçimi: Sülük tedavisinin etkili olabilmesi için doğru türde ve sağlıklı sülüklerin seçilmesi önemlidir. Tıbbi sülükler genellikle özel çiftliklerde üretilir ve sağlık otoriteleri tarafından onaylanır.
İşlem Öncesi Hazırlık: Sülük tedavisi öncesinde hastanın tıbbi geçmişi ve mevcut sağlık durumu değerlendirilir. Sülük tedavisinin uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla bir sağlık profesyoneli tarafından danışmanlık yapılır.
Tedavi Alanının Seçimi: Sülük tedavisi yapılacak bölge özenle seçilir. Genellikle kan dolaşımının iyi olduğu bölgeler tercih edilir. Tedavi alanı dezenfekte edilir ve hazırlanır.
Sülüklerin Yerleştirilmesi: Sülükler tedavi alanına özel olarak yerleştirilir. Sülüklerin ısırıkları sırasında ciltte açılan küçük kesikler nedeniyle kanama başlar. Sülüklerin ısırması genellikle ağrısızdır, çünkü sülüklerde bulunan antikoagülan enzimler kanın pıhtılaşmasını engeller.
Tedavi Süresi: Sülük tedavisinin süresi tedavi alanına ve hastanın sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Genellikle 20 ila 45 dakika arasında sürer.
İşlem Sonrası Bakım: Sülüklerin ısırıkları sonucunda açılan kesiklerden bir süre boyunca hafif kanama devam edebilir. Tedavi sonrası bölge temizlenir ve pansuman yapılır. Ayrıca hastaya işlem sonrası dikkat etmesi gerekenler konusunda bilgi verilir.
Sülük tedavisi, doğru koşullarda ve uzman bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirildiğinde etkili bir alternatif tedavi yöntemi olabilir. Ancak tedavi öncesinde mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanız ve doğru şekilde gerçekleştirilmesine dikkat etmeniz önemlidir
Sülük tedavisi, doğru şekilde ve hijyenik koşullarda gerçekleştirilmelidir. Bu nedenle sülük tedavisi yapacak olan sağlık uzmanının belirli niteliklere sahip olması önemlidir. İşte sülük tedavisini gerçekleştirecek sağlık uzmanının özellikleri:
Tıbbi Eğitim ve Deneyim: Sülük tedavisi yapacak sağlık uzmanı, tıbbi bir eğitime sahip olmalıdır. Tıp veya diğer sağlık alanlarında lisans veya ileri düzeyde eğitim almış olması gerekmektedir. Ayrıca sülük tedavisi konusunda deneyime sahip olması da önemlidir.
Sülük Tedavisi Eğitimi: Sağlık uzmanının sülük tedavisi konusunda özel bir eğitim almış olması gerekmektedir. Sülük tedavisinin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğini, hangi durumlarda kullanılabileceğini ve olası riskleri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
Hijyen ve Sterilizasyon Bilgisi: Sülük tedavisi yapacak olan uzman, hijyenik koşullara ve sterilizasyon prensiplerine hakim olmalıdır. Tedavi sırasında enfeksiyon riskini en aza indirmek için steril bir ortam sağlamalıdır.
Hasta Değerlendirme Yeteneği: Sağlık uzmanı, hastaları değerlendirebilmeli ve sülük tedavisinin uygun olup olmadığını belirleyebilmelidir. Hasta geçmişini inceleyerek, mevcut sağlık durumunu değerlendirerek tedaviyi planlamalıdır.
İletişim Yeteneği: Sağlık uzmanının iyi bir iletişim yeteneğine sahip olması önemlidir. Hasta ile açık ve net bir iletişim kurarak, tedavinin nasıl işleyeceği, olası riskler ve sonuçlar hakkında doğru bilgi vermelidir.
Sülük tedavisi, profesyonel bir sağlık uzmanı tarafından gerçekleştirildiğinde etkili ve güvenli bir tedavi yöntemi olabilir. Bu nedenle sülük tedavisi yapacak olan uzmanın yukarıdaki niteliklere sahip olması gerekmektedir.
Sülük tedavisi, hem psikolojik hem de fiziksel etkilere sahip bir alternatif tedavi yöntemidir. İşte sülük tedavisinin psikolojik ve fiziksel etkileri:
Psikolojik Etkiler:
Rahatlama ve Stres Azaltma: Sülük tedavisinin gerçekleştirildiği sırada salgıladığı bazı enzimler, vücutta rahatlama sağlayabilir ve stresi azaltabilir. Bu durum hastanın zihinsel olarak daha rahatlamış hissetmesine yardımcı olabilir.
Endorfin Salgısı: Sülük ısırığının ardından vücutta endorfin gibi doğal ağrı kesici maddeler salgılanabilir. Bu, hastanın daha iyi hissetmesine ve hafif bir mutluluk hissi yaşamasına neden olabilir.
Tedaviye İnanç: Alternatif tedavi yöntemleri genellikle hastaların tedaviye olan inançlarını artırabilir. Sülük tedavisi gibi farklı bir yaklaşım denemek, hastaların kendi iyileşme süreçlerine katkı sağlayabilir.
Fiziksel Etkiler:
Kan Akışını Artırma: Sülük ısırıkları sayesinde ciltte lokal olarak kan akışı artabilir. Bu da vücudun o bölgesine daha fazla oksijen ve besin maddesi taşınmasını sağlayabilir.
İltihap Azaltma: Sülüklerin salgıladığı bazı enzimler, iltihabı azaltıcı etkilere sahip olabilir. Bu özellikle eklem veya kas ağrılarının tedavisinde olumlu etkilere neden olabilir.
Dolaşımı İyileştirme: Sülük tedavisinin lokal olarak dolaşımı artırdığına inanılır. Bu, vücuttaki toksinlerin ve atık maddelerin daha iyi temizlenmesine yardımcı olabilir.
Ağrı Kesici Etki: Sülüklerin ısırıkları sonrasında salgıladığı enzimler, bölgesel ağrıları hafifletebilir ve ağrı kesici etki sağlayabilir.
Sülük tedavisinin psikolojik ve fiziksel etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak tedavinin uzman bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmesi ve hasta durumu göz önünde bulundurularak planlanması önemlidir
Sülük tedavisi alternatif bir yöntem olup bazı riskleri içerebilir. Tedaviyi düşünmeden önce dikkate almanız gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
1. Uzmanlık ve Deneyim: Sülük tedavisi mutlaka deneyimli ve eğitimli bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmelidir. Uzman kişilerin yönetimi altında yapılan tedaviler riskleri azaltabilir.
2. Hijyen: Tedavinin hijyenik koşullarda yapılması hayati önem taşır. Hem sülükler hem de tedavi yapılacak bölge steril olmalıdır. Hijyen eksikliği enfeksiyon riskini artırabilir.
3. Tıbbi Geçmiş: Sülük tedavisi öncesinde sağlık geçmişiniz hakkında detaylı bilgi vermek önemlidir. Özellikle kanama bozuklukları, ilaç alerjileri veya kronik hastalıklarınız varsa doktorunuzla danışmalısınız.
4. Riskler ve Yan Etkiler: Sülük ısırıkları sonrasında hafif kanama, şişlik veya morarma gibi yan etkiler görülebilir. Bu riskler hakkında bilgi sahibi olmalı ve tedavi sonrası ne yapmanız gerektiğini öğrenmelisiniz.
5. Tedavi Hedefleri: Tedavinin amacını ve ne tür sonuçlar beklediğinizi net bir şekilde anlamalısınız. Uygun bir şekilde bilgilendirildiğinizden emin olun.
6. Alternatifler: Sülük tedavisi öncesinde diğer alternatif tedavi yöntemlerini de gözden geçirmeniz faydalı olabilir. Hangi yöntemin sizin için en uygun olduğunu anlamak önemlidir.
7. İzin ve İstek: Tedaviye başlamadan önce hem sizin hem de sağlık uzmanınızın rızası olmalıdır. Tedavinin neden yapılacağı, nasıl yapılacağı ve sonuçları hakkında anlaşma sağlanmalıdır.
8. Sağlık Durumu: Eğer hamileyseniz, kanama bozukluğunuz varsa veya ciddi bir sağlık sorunu yaşıyorsanız, tedavi öncesinde mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Sülük tedavisi bir uzman gözetiminde ve özenle gerçekleştirildiğinde bazı sağlık sorunlarında fayda sağlayabilir. Ancak bu tedaviyi düşünmeden önce yukarıdaki faktörleri dikkate almak ve doktorunuzla görüşmek önemlidir.
Ozon tedavisi, ozon gazının tıbbi amaçlarla kullanıldığı bir alternatif tedavi yöntemidir. Ozon, üç oksijen atomundan oluşan bir moleküldür (O3). Bu tedavi yöntemi, yıllardır çeşitli sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılmaktadır.
Ozon tedavisi genellikle şu adımlarla uygulanır:
1. Ozon Üretimi: Ozon gazı tıbbi olarak üretilir. Özel cihazlar aracılığıyla medikal oksijen gazına yüksek enerjili elektrik akımı verilerek ozon üretilir.
2. Uygulama Yöntemleri: Ozon tedavisi farklı yöntemlerle uygulanabilir. En yaygın yöntemler şunlardır:
Ozon Yağ Enjeksiyonu: Ozon gazı, saf su veya ozonla zenginleştirilmiş yağ ile karıştırılarak enjekte edilir. Özellikle cilt problemleri, yara iyileşmesi gibi durumların tedavisinde kullanılır.
Ozon Kan Terapisi: Bu yöntemde, hastanın kanı ozonla zenginleştirilir ve ardından tekrar hastaya enjekte edilir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve dolaşım sisteminin desteklenmesi amaçlanır.
Rektal Ozon: Ozon yağı veya gazı, rektal yolla uygulanır. Bağırsak sağlığını iyileştirmek veya bağırsak enfeksiyonlarına karşı destek sağlamak amacıyla kullanılır.
3. Uygulama Süresi: Ozon tedavisi, seanslar halinde uygulanabilir. Tedavi süresi ve sıklığı, hastalığın türüne ve tedavi amaçlarına göre değişebilir. Tedavinin etkilerini görmek için birden fazla seans gerekebilir.
4. Uzman Gözetimi: Ozon tedavisi, deneyimli bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmelidir. Uygulama sırasında hijyen ve sterilite koşullarına dikkat edilmesi önemlidir.
Ozon tedavisi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, dolaşım sisteminin desteklenmesi, hücresel oksijenlenme ve antioksidan etkiler gibi çeşitli faydalar sağlayabilir. Ancak tedaviye başlamadan önce doktorunuzla danışmanız ve uygun tedavi yöntemini belirlemeniz önemlidir. Her sağlık tedavisinde olduğu gibi, ozon tedavisinin de riskleri ve yan etkileri olabileceğini unutmamalısınız.
Ozon tedavisi, çeşitli sağlık sorunlarının tedavisinde alternatif bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Ancak tedavi yöntemi henüz tam olarak bilimsel olarak kanıtlanmamıştır ve uzmanlar arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır. İşte ozon tedisinin potansiyel olarak kullanıldığı bazı hastalıklar:
1. Enfeksiyonlar: Ozonun antimikrobiyal özellikleri nedeniyle, enfeksiyonların tedavisinde destekleyici olarak kullanılabilir. Özellikle bakteriyel, viral ve mantar enfeksiyonlarına karşı potansiyel olarak etkili olabileceği düşünülmektedir.
2. Yara İyileşmesi: Ozon tedavisi, yaraların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olabilir. Ozon, dokuların oksijenlenmesini artırarak yara iyileşmesini destekleyebilir.
3. Romatizmal Hastalıklar: Bazı kişiler ozon tedavisini romatizmal hastalıkların semptomlarını hafifletmek için kullanabilir. Ancak bu kullanım alanı hala tartışmalıdır.
4. Kardiyovasküler Sorunlar: Bazı sağlık profesyonelleri, ozon tedavisinin dolaşım sistemini destekleyerek kardiyovasküler sorunların tedavisinde yardımcı olabileceğini düşünmektedir. Ancak bu konuda daha fazla araştırma gerekmektedir.
5. Bağışıklık Sistemi Desteklenmesi: Ozon tedavisi, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hale getirmek amacıyla kullanılabilir.
6. Kronik Yorgunluk Sendromu: Bazı kişiler, ozon tedavisini kronik yorgunluk sendromunun semptomlarını hafifletmek için kullanabilir.
Unutulmaması gereken önemli bir nokta, ozon tedavisinin etkilerinin bireyden bireye farklılık gösterebileceği ve her hastalık için kesin bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmediğidir. Ozon tedavisi uygulamadan önce mutlaka bir sağlık profesyoneli ile görüşmelisiniz.
Ozon tedavisi, alternatif bir tedavi yöntemi olarak kullanılsa da bazı riskleri ve yan etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle tedaviyi düşünen bireylerin dikkatli bir şekilde bilgilendirilmesi ve uzman görüşü alınması önemlidir.
1. Toksik Etkiler: Yüksek konsantrasyonlarda uygulanan ozon, akciğerleri tahriş edebilir ve solunum yollarında sorunlara yol açabilir. Bu nedenle dikkatli dozajlama ve uzman gözetimi gereklidir.
2. Enfeksiyon Riski: Ozon tedavisi sırasında steril koşullara dikkat edilmezse, enfeksiyon riski artabilir. Tedavi sırasında ciltte açılan kesikler enfeksiyon kapma riskini taşır.
3. Alerjik Reaksiyonlar: Bazı bireylerde ozona karşı alerjik reaksiyonlar gelişebilir. Alerjiye yatkın kişilerin tedavi öncesinde bunu doktorlarıyla paylaşması önemlidir.
4. Kan Pıhtılaşması Sorunları: Ozon tedavisi kanın pıhtılaşma özelliğini etkileyebilir. Bu nedenle kanama riski yüksek olan bireylerin tedaviyi doktorlarına danışarak değerlendirmesi gerekir.
5. Göz ve Cilt Tahrişi: Ozonun teması gözlerde tahrişe yol açabilir. Aynı zamanda ciltte kızarıklık, kaşıntı veya döküntü gibi reaksiyonlara neden olabilir.
6. Diyabet ve Tiroid Sorunları: Ozon tedavisi, diyabet veya tiroid sorunları olan bireylerde metabolik dengeyi etkileyebilir. Bu hastalıkları olan kişilerin tedaviyi doktorlarına danışarak değerlendirmesi önemlidir.
7. Gebelik Riski: Gebelik sırasında ozon tedavisinin etkileri ve riskleri yeterince anlaşılmamıştır. Bu nedenle hamilelik döneminde ozon tedavisinden kaçınılmalıdır.
Ozon tedavisi, mutlaka deneyimli bir sağlık uzmanı tarafından yönetilmelidir. Uygulama öncesi detaylı bir sağlık değerlendirmesi yapılmalı ve riskler ile faydalar dikkatlice değerlendirilmelidir.
Ozon tedavisi, ozon gazının tıbbi amaçlarla kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, deneyimli sağlık uzmanları tarafından kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Ozon tedavisi çeşitli yöntemlerle uygulanabilir, ancak en yaygın olanları şunlardır:
1. Otohemoterapi: Bu yöntemde, hastanın kanı alınır, ozon gazı ile karıştırılır ve tekrar hastanın damarlarına enjekte edilir. Bu şekilde ozonun antioksidan ve bağışıklık sistemini destekleyici etkilerinden yararlanılabilir.
2. Rektal Yol: Ozon gazı, özel bir cihaz yardımıyla rektuma verilir. Bu yöntem, bağırsak hastalıklarının tedavisinde tercih edilir.
3. Subkutan Yol: Ozon gazı, cilt altına ince bir iğne yardımıyla enjekte edilir. Bu yöntem, lokal olarak iyileşmeyi desteklemek için kullanılır.
4. Ozon Banyoları: Ozon gazı, ozonlu suya karıştırılarak vücuda emilmesi sağlanır. Deri yoluyla vücuda alınan ozonun genel etkilerinden yararlanılır.
5. Ozon Yağ Tedavisi: Ozon gazı, özel bir yağ ile karıştırılarak cilde masajla uygulanır. Özellikle cilt sorunlarının tedavisinde kullanılır.
Ozon tedavisi, her bireyin sağlık durumuna ve tedavi ihtiyacına göre kişiselleştirilmelidir. Uygulama öncesinde detaylı bir sağlık değerlendirmesi yapılmalı ve uzman görüşü alınmalıdır. Ayrıca, tedaviyi gerçekleştiren sağlık profesyonelinin deneyimi ve steril koşullara uygunluğu büyük önem taşır. Özellikle alternatif tedavilerde, doktorunuzla açık iletişim kurmak ve tıbbi önerileri takip etmek güvenli bir tedavi süreci için gereklidir.
Ozon tedavisi, deneyimli ve uzman bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmelidir. Ozon tedavisi uygulayacak sağlık uzmanının belirli özelliklere sahip olması ve uygun eğitimi almış olması önemlidir. İşte ozon tedavisini gerçekleştirecek sağlık uzmanının özellikleri:
1. Tıp Eğitimi ve Lisansı: Ozon tedavisi uygulayacak sağlık uzmanı, tıp alanında eğitim almış ve tıp lisansına sahip bir doktor olmalıdır. Tıp eğitimi, temel sağlık bilgisi ve tedavi prensiplerinin anlaşılmasını sağlar.
2. Ozon Tedavisi Eğitimi: Sağlık uzmanı, ozon tedavisi konusunda özel eğitim almış olmalıdır. Bu eğitim, ozonun etkilerini, kullanım alanlarını, dozajlarını ve uygulama yöntemlerini içermelidir. Uzman, tedaviyi güvenli ve etkili bir şekilde gerçekleştirebilmelidir.
3. Deneyim: Uzman, ozon tedavisi konusunda deneyim sahibi olmalıdır. Pratik deneyim, tedavinin nasıl uygulandığını ve olası komplikasyonların nasıl yönetildiğini anlamalarını sağlar.
4. Hijyen ve Sterilizasyon Bilinci: Ozon tedavisi sırasında hijyenik ve steril koşulların sağlanması hayati önem taşır. Uzman, tedavi ekipmanlarını ve ortamını steril tutmalı ve hastanın güvenliği için gerekli önlemleri almalıdır.
5. Kişiye Özel Yaklaşım: Her hastanın sağlık durumu farklı olduğundan, ozon tedavisini yapacak uzman, hastaların sağlık geçmişini, semptomlarını ve ihtiyaçlarını değerlendirerek kişiye özel bir tedavi planı oluşturmalıdır.
Ozon tedavisi, tıbbi bir işlem olduğundan uzman bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmelidir. Hastalar, tedavi öncesinde uzmanlarıyla detaylı bir görüşme yaparak tedavi süreci hakkında bilgi edinebilir ve olası riskleri ve faydaları anlayabilirler. Uygun eğitim ve deneyime sahip bir uzman eşliğinde, ozon tedavisi güvenli ve etkili bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Ozon tedavisi, alternatif tıp alanında giderek daha fazla ilgi gören bir tedavi yöntemidir. Bu tedavinin psikolojik ve fiziksel etkileri, hastalar için önemli bir konudur. İşte ozon tedavisinin psikolojik ve fiziksel etkileri:
Psikolojik Etkiler:
Umudu Artırabilir: Ozon tedavisi, bazı hastalar için umut verici bir alternatif tedavi yöntemi olarak algılanabilir. Tedavinin olumlu sonuçlarının beklenmesi, hastaların moralini yükseltebilir.
Rahatlama ve Stres Azaltma: Tedavi sırasında ozonun vücuda verdiği oksijen, rahatlama hissi ve stres azalması sağlayabilir. Bu nedenle tedavi sonrasında daha iyi hissedebilirsiniz.
Tedaviye İnanç: Alternatif tedaviler genellikle kişisel inançlarla ilişkilendirilir. Ozon tedavisine inanan bireyler, tedavi sonrasında daha olumlu sonuçlar alabilirler.
Fiziksel Etkiler:
Oksijen Tedavisi Etkisi: Ozon tedavisi sırasında vücuda verilen ozon, oksijenle birleşerek oksijenin taşınmasını ve kullanımını artırabilir. Bu da genel enerji düzeyini yükseltebilir.
Antioksidan Etki: Ozon, antioksidan özelliklere sahiptir ve vücuttaki serbest radikallerle savaşabilir. Bu sayede hücresel hasarı azaltabilir.
Kan Dolaşımını Artırabilir: Ozon tedavisi, kan dolaşımını artırarak dokulara daha fazla oksijen ve besin maddesi taşınmasına yardımcı olabilir.
İltihap Azalması: Ozon tedavisi, iltihaplanmayı azaltabilir ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlayabilir.
Ağrı Yönetimi: Tedavi, bazı ağrıların hafiflemesine yardımcı olabilir. Özellikle kronik ağrıları olan bireylerde ağrı yönetiminde destekleyici olabilir.
Ozon tedavisinin etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Tedavi öncesinde bir uzmanla görüşmek ve tedavinin sizin durumunuza uygunluğunu değerlendirmek önemlidir. Herhangi bir alternatif tedavi yöntemi gibi, ozon tedavisini de doktor önerileri ve deneyimli uzmanlar eşliğinde değerlendirmek gerekmektedir.
Ozon tedavisi, alternatif tıp alanında popülerlik kazanan bir tedavi yöntemidir. Ancak her tıbbi müdahalede olduğu gibi, ozon tedavisi yaptırmadan önce dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır:
Uzman Seçimi: Ozon tedavisi, deneyimli ve uzman bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilmelidir. Tedaviyi yapacak olan kişinin uygun eğitim ve sertifikalara sahip olduğundan emin olun.
Sağlık Durumu: Tedavi öncesinde sağlık durumunuzu bir doktorla değerlendirin. Ozon tedavisi, her sağlık sorunu için uygun olmayabilir. Özellikle kronik rahatsızlıkları olan bireyler, öncelikle doktorlarına danışmalıdır.
Tedavi Amacı: Ozon tedavisini neden yaptırmak istediğinizi ve beklentilerinizi belirleyin. Tedavi amacınızı ve beklentilerinizi uzmanınızla paylaşarak doğru tedavi yöntemini seçebilirsiniz.
Riskler ve Yan Etkiler: Ozon tedavisinin riskleri ve yan etkileri hakkında bilgi edinin. Uygulama sırasında olası riskleri ve sonuçlarını anlayarak daha bilinçli bir karar verebilirsiniz.
Tedavi Süreci: Ozon tedavisi sürecini anlayın. Hangi aşamaların geçileceği, kaç seans gerekebileceği gibi konuları öğrenerek tedaviye hazırlıklı olun.
Hijyen Koşulları: Tedavinin hijyenik koşullarda gerçekleştirildiğinden emin olun. Sterilizasyon ve hijyen standartlarına uygun olarak tedavi uygulanmalıdır.
Doktor Önerisi: Eğer başka bir tıbbi tedavi görüyorsanız, ozon tedavisi konusunda doktorunuzdan görüş alın. Tedavilerin birbiriyle uyumlu olup olmadığını öğrenmek önemlidir.
Tıbbi Geçmiş: Tedavi öncesinde daha önceki tıbbi geçmişinizi açıkça paylaşın. Daha önce geçirdiğiniz rahatsızlıklar, alerjiler veya ilaç kullanımları tedavinin planlanmasında etkili olabilir.
Kişisel Tercihler: Tedavi sürecini kişisel tercihlerinize göre şekillendirin. Uygulanacak yöntemler, seans sayıları gibi konularda uzmanınızla iletişimde olun.
Ozon tedavisi gibi alternatif yöntemleri değerlendirirken sağlık ve güvenlik her zaman önceliklidir. Uzman bir sağlık profesyonelinin gözetiminde tedavi almak, sağlığınızı riske atmamak için önemlidir. Unutmayın ki her tıbbi kararınızı doktorunuzla görüşerek vermeniz en doğrusudur.
Her Türlü Sağlık Probleminiz ile ilgili Doktor Desteği İçin Whatsapp‘tan Bize Ulaşabilirsiniz.
Bakır Bileklik için %17 İndirim Fırsatını Kaçırma
Bilekliğin iç yüzeyinde özel bir kodlama bulunmaktadır.
Bakır eksikliği halinde, vücudun bakırı emmesi için tasarlanmış özel bir aksesuardır. Ayrıca bakırın insan vücudundaki fazla elektrik akımını dengelemesi, vücuda alındığında mekanizmasında etkili olan vücut enzimlerini tetikleyerek anemi, düşük vücut ısısı, kırılgan kemikler, osteoporoz, damar genişlemesi, düşük beyaz kan hücresi sayısı, düzensiz kalp atışları, yüksek kolesterol seviyeleri, enfeksiyonlara karşı düşük direnç, doğum kusurları, düşük cilt pigmentasyonu, tiroid rahatsızlıkları ve bunların dışında uyuşukluk, solukluk, yaralar, ödem, büyüme geriliği, saç dökülmesi, iştahsızlık, diyare, cilt altındaki kanamalar ve dermatit gibi rahatsızlıklarının düzelmesini sağlayan mekanizmaları etkileyerek iyileşme sağlar.
Bakır bileklik nasıl kullanılır?
Bilekliğinizi elinize geçtiği günün ertesi sabahından itibaren kullanmaya başlayınız. Kullanmaya başladığınız birinci gün bileziğin enerjisi ile sizin beden enerjiniz etkileşime girmeye başlar. Akşam saatlerinde kullanmaya başlamanız enerji etkileşiminden dolayı auranızı karıştırabilir ve ilk gece karışık rüyalar görmenize sebep olabilir, bu nedenle bilekliği elinize geçtiği günün ertesi sabahından itibaren kullanmaya başlamanızı tavsiye ederiz. Kullanmaya başlamadan önce bir işlem yapmanıza gerek yoktur, bileklik kullanıma hazır olarak paketlenmiştir.
Bilekliği bileğinize geçiriniz ve çok sıkı olmayacak şekilde bileğinize sıkıştırınız. Bileklik 3 ile 10 gün içinde, (21 günü bulan sürelere uzayabilir) vücudunuza adapte olacaktır, bu durum kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Vücudunuza adapte olan bakır bileklik bileğinizi yeşile ya da maviye boyar. Bu durum vücudunuzun bakır bileklik ile etkileşime girdiğinin ve kana karışmasının başladığının göstergesidir.
Vücudunuzun bakır ile boyanmasında zararlı bir durum yoktur, boyanan bölgeyi temizlemek isterseniz sabunlu sıcak suyla ovalamanız yeterli olacaktır. Önerilen kullanım yönergelerine uyduğunuz sürece yıllar boyu kullanımında bile bakırın fazlalığından oluşabilecek olumsuz etkileri yaşamanız mümkün değildir.
Bakır Bileklik nasıl deşarj edilir?
Sahip olduğunuz bilekliği 7-10 günde bir, kendi kutusunda bulunan özel toprağa ya da normal toprağa yerleştirip en az 10 dakika bekleterek yüklenen enerjinin toprağa geçmesini sağlayabilirsiniz. Toprak ile temas eden bileklik sıfırlanır ve yeniden kullanıma uygun hale gelir. Her enerji boşaltımından sonra sıkıntılarınızın da azaldığını deneyimleyecek, bilekliğin medikal faydalarını zamanla hissetmeye başlayacaksınız.Bazı bünyelerde vücuttaki bakır noksanlığının giderilmesi uzun zaman alabilmektedir, o yüzden bir süre vücudunuzun alışabilmesi için kullanmaya devam etmenizi öneririz.
Medikal bakırın faydaları ve olası yan etkiler nelerdir?
Kullanıcılarımız bakır bilekliklerinin vücutlarına adapte olduğundan itibaren yukarıda bahsedilen ve bir kısmı uzun vadede ortaya çıkan faydaları dışında uykularının güzelleştiğini, sabah erken ve dinlenmiş bir biçimde uyanabildiklerini, huzursuz ayak sendromu yaşayan kullanıcıların rahatsızlıklarının %80 e kadar azaldığını ve hatta bazıları hiç rahatsızlık yaşamadıklarını, çalıştıklarında yorulmadıklarını, şekere bağlı sorunlarının hafiflediğini (insülin direnci), vücut kıllarının daha geç uzadığını ve daha rahat kilo verdiklerini geri bildirimlerinde belirttiler.
Ayda 2-3 gün bileziği sizlere verilen özel kabında bekleterek vücudunuzu da dinlendirmelisiniz. Özellikle bileziğin etkilerini görmeye başladıktan sonra ara verildiğinde etkiler belirgin olarak fark edilmektedir. Olumsuz bir etki ile karşılaşırsanız (derinin tahriş olmasından ötürü yanma hissi, kaşınma, kızarma, vb.) ürünü bir süre kullanmayı bırakınız ve şikayetiniz devam ediyorsa doktorunuz ile irtibata geçiniz.
Bakır bileklik, el bileğine ya da ayak bileğine takılarak kullanılır.
KULLANMA TALİMATLARINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. Bu kullanma talimatını saklayınız, daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Eğer sorularınız olursa, lütfen satın aldığınız yer ile irtibat kurunuz.
Kullanacağınız bu bakır bileklik vücudunuza adapte olduktan sonra yalnızca size uyumludur. Kişisel eşyanız gibi davranınız ve yalnızca sizinle enerji uyumu sağlayacağı için bir başkasının kullanmasına izin vermeyiniz. Eğer ürünü sizden başkası kullanmaya başlayacaksa üretici firma olan CU29 ile irtibat kurup size uyum sağlamış bakır bilekliğin enerjisinin sıfırlanması için yardım talep ediniz.
Bilekliği kullandığınız süre içerisinde kendinizdeki olumlu ve/veya olumsuz değişimleri izleyiniz ve ihtiyaç duymanız halinde doktorunuzla görüşünüz.
Bakır’ın İnanılmaz 13 Faydası
Bakırın sağlığa olan faydaları, vücudun doğru büyümesini, demirin etkin bir şekilde kullanılmasını, uygun enzimatik reaksiyonların yanı sıra bağ dokularının, saçların ve gözlerin sağlıklı olmasını içerir. Ayrıca erken yaşlanmayı önleme ve enerji üretimini arttırmada ayrılmaz bir unsurdur. Bunların haricinde düzenlenmiş kalp ritmi, dengeli tiroid bezleri, artrit semptomlarında azalma, hızlı yara iyileşmesi, artmış alyuvar oluşumu ve azalmış kolestrol bakırın diğer sağlık yararlarıdır.
Bakırın sağlığa olan faydaları, genel olarak sağlıklı bir varlık için çok önemlidir çünkü bu mineral aminoasitler ve vitaminler ile birlikte normal bir metabolik işlemi mümkün kılar. Vücut tarafından üretilemez ve bu nedenle harici gıda kaynaklarından eklenmesi gerekir. Vücuttaki en yaygın üçüncü mineraldir ve çoğunlukla seruloplazmin kan plazması proteini tarafından taşınır. Sağlık faydalarının tadını çıkarmak için günlük vücut süreçlerinde tüketildiğinden günlük diyet içine dahil edilmelidir.
Bakır Minerali Eksikliğinin Belirtileri
Bir bakır eksikliği insanda şu belirtilere sahip olabilir:
* Anemi
* Düşük vücut ısısı
* Kırılgan kemikler
* Osteoporoz
* Damar genişlemesi
* Düşük beyaz kan hücresi sayısı
* Düzensiz kalp atışları
* Yüksek kolesterol seviyeleri
* Enfeksiyonlara karşı düşük direnç
* Doğum kusurları
* Düşük cilt pigmentasyonu
* Tiroid rahatsızlıkları
Diğer belirtiler uyuşukluk, solukluk, yaralar, ödem, büyüme geriliği, saç dökülmesi, iştahsızlık, diyare, cilt altındaki kanamalar ve dermatit sayılabilir. Bebeklerde, nadir görülen Menkes sendromunun kalıtsal bakır eksikliği, bakırın doğal absorpsiyonunun imkansız hale geldiğinde gerçekleşebilir. Bu gibi durumlarda erken tıbbi müdahale şarttır.
Bakırın Önemli Kaynakları
Karaciğer, et, deniz ürünleri, fasulye, kepekli tahıllar, soya unu, buğday kepeği, badem, avokado, arpa, sarımsak, fındık, yulaf, siyah çörek pekmezi, pancar ve mercimek gibi çeşitli gıda kaynaklarında bulunur. Ayrıca, bakır borularda içme suyu vasıtasıyla ve bakır tencere kullanarak insan vücuduna girer. İstiridyeler en zengin kaynaklardır. Bakır içeriği teneke kutularda ve asit içeriği yüksek gıdalarda uzun süre depolanması nedeniyle kaybolur.
Bakırın Sağlık Faydaları
Bakır, sağlıklı bir vücudu korumada birçok önemli rol oynar ve bazı faydaları şunları içerir:
Artriti Tedavi Eder
Bakırın sağlığa olan faydaları, artrit semptomlarını azaltmaya yardımcı olan anti-inflamatuar etkileriyle ilgilidir. Tüketici piyasasında ayrıca bakır bileziklerin yanı sıra bu kürü iyileştirmek için diğer aksesuarlar da sızdırılıyor. Aynı zamanda artrit için bir evde çare olarak çalışabilir; bakır izlerini biriktirmek için gece boyunca bir bakır kabında suyu saklayın. Bunlar kas sistemini güçlendirmede faydalıdır, sabah uyandığınızda suyu için. Metabolizmanızın günlük işlemler için bu öğenin iyi bir kaynağına sahip olacağı için enerjik hissedeceksiniz.
Doğru Büyümeyi Sağlıyor
Bakır minerali, normal büyüme ve sağlık için esastır. Bu nedenle, bu mineralin normal diyetinizde dengeli seviyelerde bulunması çok önemlidir. İskelet, sinir ve kardiyovasküler sistemlerin korunması için de yararlıdır. Eksikliğinden muzdarip olursanız, organların ve dokuların normal ve sağlıklı büyümesinin yanı sıra, bol miktarda kırmızı kan hücresi konsantrasyonundan kaynaklanan oksijenizasyon imkansız olur. Birçok üçüncü dünya ülkesinde bakır eksiklikleri görülmekte ve bu ulusların çocuklarında birtakım doğum ve büyüme kusurlarına da yer verilmektedir.
Melanin Üretimini Düzenler
Bakır doğal karanlık pigmentin, cildi, saçları ve gözleri renklendiren melanin’in yaşamsal bir bileşenidir. Melanin, melanositlerin sadece türozinaz adı verilen, türetilen cuproenzim varlığında üretilebilir. Takviyesinin alınması saç dökülmesine karşı koruma sağlar, bu nedenle antioksidan mineral olarak göz ardı edilirken bu hücrelerin bütünlüğünü korur ve genç görünmenizi sağlar. Aynı zamanda gözlerinizin rengini korur ve gözlerinizi yaşlılığınıza güzel renkte tutmak için çinko ile birlikte esastır.
Cilt Bakımı
Bakır, hemoglobin, miyelin, vücut pigmenti melanin ve kollajenin sentezinde önemli bir rol oynayan önemli bir besindir. Sinirleri saran miyelin kılıfını korumaya yardımcı olur ve aynı zamanda deriyi esnek tutan bağ dokusunun bir parçası olan elastinin üretimine aktif olarak katılmaktadır. Bu aynı zamanda cildinizin yıpranmış görünümünden, esnek olmasını ve sarkma ve kırışıklıklara daha az maruz kalmasını önler.
Beyin Uyarıcı
Bakır yaygın olarak beyin uyarıcı olarak bilinir, bu nedenle bu elementten zengin gıdalar genellikle “Beyin Gıdaları” olarak sınıflandırılır. Bununla birlikte, diyetteki bakır içeriği, yeterli oranlarda olmalı çünkü çok fazla beyin için de sağlıklı değildir. Beyinde oynamak için bir kontrol fonksiyonu vardır, bu nedenle bakır desteğinin miktarı dengelenmelidir. Direkt olarak yüksek düşünce süreçleriyle, özellikle taşıyıcı protein Atp7a’nın etkisiyle ilişkilendirilmiştir. Çalışmalar beynindeki içeriği ile yaratıcı ya da kutu düşüncesinin arasında doğrudan bir bağ olduğunu göstermiş ve sinir yollarının benzersiz yollarla gelişmesine olanak tanıdığını göstermiştir.
Ko-Enzimatik Reaksiyonlar
Bakır, vücuttaki çeşitli biyolojik reaksiyonlarda yer alan 50 farklı enzimde bir element veya bir kofaktördür. Bu enzimler, ancak varlığında düzgün şekilde işlev görebilirler. Çeşitli organ sistemlerimizdeki enzimatik reaksiyonlar olmaksızın, tüm metabolizmamız yavaşlardı ve reaksiyonların ve metabolik yolların karmaşık ağı uyum içinde işlevini yitirirdi. Bu, özellikle dopamin ve galaktoz içeren bazı beyin yollarında önemlidir.
Demir ve Şeker Emilimi
Bakır demirin bağırsak yolundan emilimine ve karaciğer gibi birincil depolama alanlarından salınmasına yardımcı olur. Aynı zamanda şekerin vücutta kullanımına da yardımcı olur. Bakır demirin yiyeceklerden ve diğer yardımcı kaynaklardan emilimine yardımcı olarak, sağlıklı bir kırmızı kan hücresi sayısı ve farklı organ sistemlerinin uygun oksijenlenmesini garanti eder. Demirlerin düzgün bir kaynağı olmadan, insanlar demir eksikliği olarak da bilinen, yorgunluk, kas ağrısı, sindirim problemleri ve genel zayıflık ile sonuçlanan çok tehlikeli bir durum olabilen anemiden muzdarip olurlar.
Prematüre Yaşlanmayı Önler
Bakır, hücre zarlarını serbest radikallerden korumak için antioksidan enzim süperoksit dismutaz varlığında çalışan güçlü bir antioksidandır. Süperoksit dismutaz, serbest radikallerle mücadelede vücutta çalışan en güçlü antioksidanlardan biridir. Serbest radikaller farklı organ sistemlerine saldırır, ancak yaşlanma üzerindeki etkileri, kırışıklıklar, yaşlanma noktaları, çeşitli kanser türlerine duyarlılık, maküler dejenerasyon ve böbrek bozuklukları gibi özel olarak incelenir. Günlük diyetinizde yeterli miktarda bakır olması sizi daha uzun süre gençleştirebilir!
Enerji Üretimini Artırır
Bakır, insan vücudunun bir enerji depoları olan adenosin trifosfatın sentezi için gereklidir. Cuproenzyme, sitokrom c oksidaz, hücre içi enerji üretimini etkiler. Bu moleküler oksijenin suya indirgenmesinde bir katalizör görevi görür ve bu esnada enzim, mitokondrinin, hayati enerji depolama molekülü ATP’yi sentezlemek için kullandığı elektriksel bir degrade üretir. Bu nedenle, vücudumuzda bu elementten yeterince olduğumuz zaman, uyuşuk veya yorgun olmadan günümüze erişebilecek kadar işlevsel ve erişilebilir enerjiye sahip olacağız.
1. Coli’nin Büyümesini Engeller
Araştırmalar, bakırın E Coli gibi bakteri soylarının büyümesini yok edebileceğini veya inhibe edebildiğini göstermiştir. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir ve aşırı enerjinin enfeksiyondan korunmak için harcanmasını önler.
Tiroid Sağlığını İyileştirir
Bakır tiroid bezinin düzgün işleyişinde önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte, fazlalık da tiroid işlev bozukluğunun önemli bir nedenidir, bu nedenle kanda çok dengeli bir bakır seviyesine ihtiyaç duyarsınız ya da hormonal etkinlik dengesizleşir ve hipotiroidizm ya da hipertiroidi belirtileri geliştirebilirsiniz.
RBC oluşumunu teşvik eder
Bakır, kırmızı kan hücrelerinin (RBC), hemoglobin ve kemik maddelerinin üretiminde gereklidir. Bunun nedeni, kısmen gıda kaynaklı demir alımının kısmen sorumlu olmasıdır.
Bağışıklığı Arttırır
Bakır, iyileşme sürecinin yaşamsal bir parçasıdır ve daha iyi yara iyileşmesi sağlar. Son derece iyi bir bağışıklık güçlendirici olarak görev yapar ve aynı zamanda vücudunuzun enfeksiyona karşı kendisini savunmasına ve daha hızlı iyileşmesine izin veren anemi için bir çare olarak da çalışır. Endotel büyümesine veya dokunun iyileşme sürecine neden olan çeşitli enzimatik süreçlerde bir yardımcı faktördür.
Kolesterol Seviyelerini Azaltır
Araştırmalar, bakırın LDL (kötü) kolesterol düzeylerini düşürebildiğini ve yararlı HDL (iyi) kolestrolü artırmaya yardımcı olduğunu gösterdi. Bu, ateroskleroz, kalp krizi ve inme gibi kardiyovasküler hastalıkların olasılığını düşürür.
Bir litre kan 25 μm'ye kadar bakır içerir. Bu elementin eksikliği ciddi sonuçlara yol açar. İnsan vücudu metali kendi başına sentezleyemez, bu yüzden onu ürünlerden ve sudan alırız. Bakır ihtiyacı, kilogram başına günlük oran 0,05 mg'dır. Ancak, tam beslenmeye rağmen, vücudu bakır tarafından çok zayıf emilen insanlar var.
Bu gibi durumlarda başka kaynaklar aranmalıdır.Bakır bilezikler bu zor problemde yardımcı olabilir. Bunlardan birinin bakır olduğunu biliyor muydunuz? Evet, bakır yaşam için gerekli, bu yüzden bir bakır iç tabanının neler yapacağını hayal edin. Bakırın vücudun hangi bölgesi ile temas ettiğinin bir önemi yoktur çünkü bakırın faydaları ten tarafından emilir ve acıyı rahatlatmak için vücudun tamamında deveran eder(dolaşır). Bakır bütün vücut dokularındabulunan temel bir mineraldir. Bakır, demir/çelik,gümüş ile birlikte kırmızı kan hücrelerinin oluşumuna yardımcı olur. Aynı zamanda kan damarları, sinir, bağışıklık sistemi ve kemiklerin sağlıklı tutmak yardımcı olur. Bakır göğüs yaralarının tedavisi ve içme suyu arıtması da dahil olmak üzere binlerce yıldır ilaç olarak kullanılmaktadır. Daha yakın zamanda, araştırmalar bakırın artrit ve benzeri hastalıklarda iltihabı önlemeye yardımcı olduğunu belirtmiştir. Neredeyse vücuttaki her hücre bakır kullanır ve demir, çinko ile bakır bizim refahımız için gerekli minerallerin üçlüsü oluşturur. Bakır vücudun fetüs halinden yaşlılığa kadar gelişiminde çok önemlidir.Bakır olmadan beynimizde, sinir sistemi ve kardiyovasküler sistem normal çalışmaz. Doğal olarak bakırı emme yeteneğimiz yaşla birlikte azaldığı için günlük besinimize ilave etmemiz gerekir. Kemiklerimiz daha kırılgan olduğu için, bakır ,onları güçlü tutmak ve yaşlandıkça oluşan baskılar ile başa çıkmak için yardımcı olur.
Biz çocukken, evde bakır kaplarda pişerdi yemekler… Arada bir kapı önünden geçen “kalaycı”lar, bakır kapları kalaylardı. Yemekler de bu kalaylanmış kaplarda pişerdi. Sonra birden aluminyum furyası çıktı!.
Herkes bakır kaplarını satıp evi aluminyum kaplarla doldurmaya başladı… Büyük kolaylıktı. Hafifti, ucuzdu, kalaylanma derdi yoktu!. Yıllar yılı alüminyum kaplarda pişmiş yemeklerle beslendi beyinlerimiz! . Derken çelik kaplar, teflon tencereler çıktı yakın yıllarda…
Ve atıldı ortaya bir yeni keşif! “Alzheimer” yani ALUMİNYUM hastalığı!
Bu hastalığa yakalananların beyin hücrelerinde normalin 4 katına kadar alüminyum fazlalığı tespit oldu 1989 da… Özellikle, beynin hafızayla alâkalı hippocampus bölgesindeki hücrelıerde bu birikim çok fazla olarak bulundu. İnsanların farkında olmadan gıda ve diğer yollarla aldıkları fazla alüminyum beyni iflasa sürüklüyordu…
İsimleri, yerleri, kişileri hatırlamaz hâle getiriyordu “ALZHEİMER” hastalığı. Ve bunda, kullanılan alüminyum kapların etkisi çok büyük!Yapılan araştırmalara göre, normal kapta pişen domatesteki aluminyum oranı, alüminyum kapta piştiğinde yüzde yüze yakın artıyordu.
Şimdi aluminyum tencereler kullanılmıyor pek ama tehlike geçti mi?
Bu defa da en başta aluminyum “kutu”larda saklanan, içilen konserve ve meşrubat türü gıdalar çıktı karşımıza! Bunların yanı sıra vücuda alınan bazı ilaçlara da dikkat edilmeli sanırım! Meselâ, stresli toplumlar sürekli mide yanmalarına karşı antiasid almaya başladılar… Ki alınan antiasid hap veya şurupların pek çoğunda yoğun miktarda alüminyum hydroxid ve alüminyum tuzları bulunmakta! Yanı sıra ishal kesici (antidiarrheal) haplar dahi alüminyumlu maddeler ihtiva etmekte. Bir kısım ağrı kesici aspirinler, kepek olmasını önleyici bazı şampuanlar, bazı deodorantlar, hep beynimizin belâsı alüminyumu ihtiva etmekte…
Bilmem alüminyumlu nesnelerden uzak durmamız gerektiğini yeterince anlatabildim mi?.Yanı sıra kesinlikle LIGHT ve DIET yazan yenecek ve içeceklerden uzak durmak gerekiyor…Rafine beyaz şeker ise beyni “turn-OFF” yapan (çalışmasını durduran) madde olarak adlandırılıyor.
Prof. Dr. Turan GÜVEN
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Üzerinde yapılan akademik ve sosyal çalışmalar göstermiştir ki; her evin, her bireyin özenle kullanıp sakladığı vazgeçilmezidir.
Teknoloji geliştikçe, yerini başka ekipmanlara, aksesuarlara bıraksa da sağlıktan taviz vermeyenlerin tek tercihi bakırdır.
İtalyanlar evlerinin her bölümünde bakır bir obje bulundurmaya özen gösterir. Bakırda ki doğal renk değişimini keyifle izler ve ortamda ki negatif enerjiyi çektiği için mutlu olurlar.
Çok iyi bir iletkendir. Sıcağı soğuğu uzun süre muhafaza eder. Kışın sıcak bir kase çorbanın yazın soğuk bir suyun keyfini bakırdan başka madenle yaşayamazsınız.
Kullanacağınız her bir ürün 12 işlem tezgahından geçerek, sizlere ulaştırılmak üzere kolilenmeye alınır. Elleri ve gözleri emeğe endeksli onlarca insan bu şifa kaynağını üretmek için makine gibi çalışırlar. Ürünlerimizin tamamı el tezgahında üretilir, basit bir kaç dokunuş makine ile yapılır. Örmeğin; tencereye kulp montelemek.
Ürettiğimiz ürünün kalitesine, işçiliğine o kadar güveniyoruz ki, istediğiniz laboratuvar da test yaptırabilirsiniz diye rica da bulunduğumuz iş partnerlerimiz var.
Öncelikle ayurveda nedir biraz ondan bahsedelim. Ayurveda'nın çıkış noktası Hindistan olup Vedik kültürünü esas alan 5.000 yıllık bir doğal şifa sistemidir.
Ayurvedik sistem ise bir yaşam tarzı olup içinde bilincimizi yükselten, genel sağlık halimize olumlu özellikler kazandıran, yaşlanmayı geciktiren, aromaterapi ve sportif aktiviteler barındıran, genel olarak yaşam kalitemizi yükselterek daha mutlu, daha huzurlu olmamızı sağlayan etkileri barındıran bir sistemdir.
Ve bu sisteme göre temel sıvı kaynağımız olan su, bakır kaplarda muhafaza edilip içildiğinde bir şifa kaynağı olarak kabul edilip iyileştirici gücü olduğuna inanılan “Tamara Jal” etkisine sahip olur.
Faydaları ise neler mi?
1.Bakterileri geri püskürtür
dogaveinovasyon - hastalıklara neden olan bakteriler
Bakır oligodinamik olarak bilinir. Bu sayede bakterileri öldürebilme özelliğine sahiptir. Özellikle e. coli ve s. aureus adlı oldukça yaygın olan ve insanlarda çesitli hastalıklara sebep olan bakterilere karşı oldukça etkilidir.
2.Suyu arındırıp temizler bununla da yetinmez sterilize eder
Yukarıdaki özelliğinden dolayı aynı zamanda bakır, suyu sterilize eder. Hatta bakır kaplar sanitasyon sistemleri gelişmemiş ülkelerde suyu sterilize etmek amacıyla da kullanılır.
Küçük bir not: Bakır bardaktan su içemeyebilirsiniz, bunun için de suyu 8 saat bakır bir kabın içinde bekletip, günlük kullandığınız bardaklara dökerek içmeniz öneriliyor.
3.Beynimizin kıvrımlarını harekete geçirir
Beynimiz, verileri ileten sinir taşıyıcıları ile görevini yerine getirir. Bu iletkenler miyelin adı verilen ve beyindeki nöron akışını hızlandıran bir maddeyle kaplıdır. Bakır, bu akışları hızlandırmaya yardımcı olarak beynimizdeki veri alışverişini hızlandırır ve etkili düşünmemizi sağlar.
4.Tiroid bezini çalıştırır
Vücuttaki bakır seviyesinin eksikliği tiroid bezlerinin düzenli çalışmasını engeller ancak bakır, tiroid bezinin fonksiyonlarını yerine getirmesi için ihtiyaç duyduğu önemli minerallere sahiptir.
Bakır bardaktan su içildiği zaman vücuttaki olası mineral eksikliği önemli ölçülerde giderilir ve salgı bezinin fonksiyonları düzenli bir hale gelir.
5.Hayata daha pozitif bakmanızı sağlar.
Aynı zamanda ayurvedik düşünce ve sağlık sistemine göre bakır kapların suya pozitif elektrik yükleme özelliği vardır ve bu pozitif elektrik vücudun sinirsel anlamda dengelenmesini sağlar.
6.Ağrıları, hiç görmediğiniz bir arkadaşınızmış gibi unutturur
Bakırın özelliğini alan su, içildiğinde kireçlenme ve romatizma gibi eklem ağrılarını hafifletme özelliği de bulunur.
7.Cildinizi temizleyip yeniler
Melanin vücudu koruyup ciltteki yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar, akne ve kızarıklıkların önüne geçer. Melanin üretimi açısından oldukça etkili olan bakır, bu maddenin oluşmasını sağlar.
İçtiğiniz suya temas ettiği için, bakırın doğrudan bu özelliğinden de faydalanabilirsiniz.
Bu arada kısacık bir not daha: “Yemek pişirmek”Kullandığımız bakır ürünlerinin kalaylanmış olması da oldukça önemlidir. Kalaysız bakırda sadece su içilir.
- Adale UyuşmasıAdale Uyuşmasında Tatbik Edilecek Terkipler: R -1: Sabun 150 gr. Defne yağı ile ateşte eritilir ve; Suteresi tohumu...
- Adale TitremesiAdale Titremesinde Yapılacak Terkipler: R - 1: "Bakla lapa yapılarak adaleye konur."(32) R - 2: "Tavşan beyni yenir."(33)...
- Adale ŞişliğiAdale şişliğinde şu terkipler uygulanır: R - 1: ''Nergis çiçeği kökünün lapası, adale üzerine konur."(29) R - 2:...